Sesini Trakya semalarına asan şair...
''Söylesem söz olur / söylemesem dert.“
O dert ettikleriyle yaşamayı seçecektir. Maphusluktan sonraki hayatını Kırklareli’de Hükümet Meydanı’na bakan bürosunda avukatlık yaparak geçirmeyi tercih eder AKINCIOĞLU. Yaşı da ilerlemiştir. Hastalanır ve oğlunun da aynı hastanede görevli olması sebebiyle olsa gerek ( Dr. Tevfik Altan AKINCIOĞLU ) Ankara Dışkapı SSK Hastanesi’ne yatar. Şairin üç çocuğundan en büyüğü olan Tevfik ALTAN aynı zamanda Sağlık Bakanlığı eski müsteşarlarındandır.
AKINCIOĞLU’ nun 1 Şubat 1979’ da sessiz sedasız hayata vedasını, kalemin güçlü ustaları olan birçok dostu bile bu tarihten çok sonra öğrenecektir.
Vefa en çok ipek kumaşa benzer. Ne yapsan ütü tutmaz!
İşte bu veda da öylesi bir veda olur. “Yiğit toprağına düşer” derler… Muharrem Niyazi AKINCIOĞLU da şiirlerinde bizi ruh iklimlerinde gezdirdiği Trakya’ ya, kendi ili olan Kırklareli’ ne gömülür.
.
''Bir yerde görürsen ki;
Ağır ve edalı akar
dal dal söğütleri öperek
samur üç belik gibi
üç koldan sular;
müjdeler olsun efendim:
Edirne'desin.''
(Zamanın aşamadığı Edirne şiiri'nden)
.
(Zamanın aşamadığı Edirne şiiri'nden)
.
''Daha evvel ajans dinledik,
zincirlerini şakırdatarak geçti esaret
alev raylar üzerinden demir arabalarla.''
.(Ajans Şiiri'nden)
.(Ajans Şiiri'nden)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder