SUAT TAŞER

40 KUŞAĞI ŞAİRLERİ'NDEN SUAT TAŞER'E, SENNUR SEZER'İN MEKTUBU;



''Merhaba Suat Taşer,
40 Kuşağı şairlerinin tiyatroya emek vereni, şiirini tiyatro kitaplarına feda edeni, merhaba. Adını Kayıp Şairler adına bitişik olarak görmek yürek burksa da, 1970 de basılan Evrende Ellerimiz kitabının gençlerle buluşacak oluşuna sevindim. Sen kuşağının dizelerinin vakit geçirilecek çerez değil Özgürlük ve insanlık cellatlarına karşı savaşan bir erin namlusundaki mermi, yüreğindeki inanç olduğunu söyleyen bir şairdin. Anına, kuşağına, özgürlük adına savaşanlardan binlerce selam.
Nicedir şiirin hası, şairin hası derken şiirin ne dediği unutuldu gibi. Oysa 1940 kuşağı yalın bir dille ve şiirden caymadan yansıttılar dönemlerini. Tanığı olurlar yaşananların, suçlanır sanığı olurlar ama düzeni suçlayan savcı olmaktan da vazgeçmezler. 60-70 yıl öncesinden söz etmek için tarih kitaplarına değil o dönemlerin şiirlerine bakmak gerek. Bu işe seninle başlamak da olası.
Şiirlerine zaman zaman ağır bir baskı havası yansır: Gölgemizden korkar olduk,/selam vermekten, düş görmekten/kundaktaki çocuğumuzdan/ saksıdaki çiçeğimizden/ aynadaki hayalimizden korkar olduk. Bu baskı ve yılgınlık sizin kuşağınızın hep gündemidir. Ancak yıllar geçse de ortadan kalkmayan ancak şekil değiştiren baskının şairlerin gündeminden eksilişinden tasalanırsın. Şiir iç meselelerine kapanmıştır. Dönen, döndürülen dolabı bu yüzden 1975te de vurguladın. Derdin Ağlayan çocuğu güldürmek, yürümek yollarda utançsız, güne ve geceye kaygısız girmekti. Bu derdi bir amaç gibi ardından gelenlere miras bırakıp 1982de gittin.
Emekçilere seslenişini ben duyurmalıyım:
Her doğan güneşte payın var
her çiçekte her yıldızda
yağmur senin için de yağar
denizde balık havada bulut
dut yaprağında ipek böceği
ekin tarlasından akan bu rüzgar
bu akar suyun sesi
bu ay ışıklı gece
bu sevinç bu türkü
kardeşçe

Merhaba Suat Taşer,
Sevgiyi söyleyişinin içtenliğini düşünüyorum bu ara.Çürük yeminlerden söz edişini, güneşli kıyılarda unutulmuş ayak izlerini, rüzgarlı hendeklere düşen yıldızlarımızı... Elbet sevgililerimizle oturduğumuz yerleri otlar bürüdü. Ama özgürlüğe duyduğumuz özlem hâlâ yeni, eski mavilikte hep aynı yıldızlar gibi... Tiyatroya sevdalı bir delikanlı senin tiyatro için yaptığın çevirilerin hiç değilse bir ikisini okumak zorunda: Bir Aktör Hazırlanıyor, Bir Karakter Yaratmak, Genç Oyun Yazarına Mektup. Bu çevirileri okuyanlar senin de aktör olduğunu biliyorlar mı diye düşünüyorum. Şair olduğunu.
Nedense daha önce yazmadım Ey insandan insana uzanan yokuş dizesinin soluğumu kestiğini. Ya da şuncağızda suçumuz kanadımız/ ben hep kanatlı yumurtadan gelirim dizelerindeki şakacı masaldan cayamadığımı. Yazmalıydım.
Sevgili Suat Taşer
Bize değil mi ki yüreğimizde kökleri /acı türkülere saracağız /kardeş kurşunu ile bu ölmeleri diye seslenmiştin. Biz de kurşunları durduramadık. Ama uçurtma rüzgarları bu sabah göründü, tomurcuk taştı, karınca esnedi sular gerindi Biraz geç kalmış bir bahar muştusu sanki. Karanlıkta bir gül açıyor. İnanıyorum kurşunları durduracağız.''

10 Haziran 2010
Evrensel.Net.

.

.
SUAT TAŞER

Tiyatro sanatçısı ve şair.
1919 yılında İstanbul’da doğdu. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk, Ankara Radyosu’nda spikerlik yaptı. Ege Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. İzmir Devlet Tiyatrosu müdürlüğü yaptı.
İlk şiiri 1938’de Servet-î Fûnun-Uyanış Dergisi’nde yayımlandı. Adımlar, Ataç, Dost, Kaynak, Pınar, Yeditepe, Yürüyüş, Varlık, Yeryüzü dergilerinde şiirleri yayımlandı.
Yeryüzü dergisinde yayımlanan bir şiiri nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 142. Maddesine aykırı davranmaktan yargılandı ve aklandı. 1940 Kuşağı’nın Toplumcu şairleri arasında yer aldı. 17 Kasım 1982’de öldü. İzmir’deki Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu’na adı verilmiştir.

ESERLERİ

Bir (1942)
1943 (1943, Fethi Giray’la birlikte)
Hürriyet (1945, Ömer Faruk Toprak’la birlikte)
Merhaba (1952)
Haraç Mezat (1954)
İkinci Kurtuluş (1960)
Sahneye Koyma Sanatı (çeviri) (1967)
Hayret Bey’in Serüveni (1968)
Evrende Ellerimiz (1968)

Hiç yorum yok: