Toplumcu anlayış...

''Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Türk şiiri, farklı vadilerde gelişimini sürdürmektedir. Bir taraftan Yahya Kemâl ve Ahmet Hâşim'le gelenek ile modern şiir arasında oluşturulan neo-klasik şiir anlayışı şiire hâkim olmuşken, diğer taraftan Ziya Gökalp ve M. Emin Yurdakul'un açtığı yolda ilerleyen Hececiler hüküm sürmektedir. Bu hareketin dışında yer alan ve farklı dünya görüşüne sahip M. Akif Ersoy ve Nâzım Hikmet... Cumhuriyet Döneminin ilk yıllarında Türk şiirinde, bu şairlerin oluşturdukları atmosferin etkisi söz konusudur.
.
Toplumcu gerçekçi sanat anlayışının ana konusunu insan, toplum ve onun üretim ilişkileri oluşturur. Türk edebiyatını özellikle Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında etkilemeye başlar. Cumhuriyet döneminde yazılan şiir, roman, hikâye, tiyatro vb. edebi türlerde etkisini gösteren bu anlayışın özellikle Türk şiirinde önemli etkiler bıraktığı görülmektedir. Cumhuriyet döneminin başında filizlenen toplumcu gerçekçi şiir, günümüze kadar çeşitli şekillerde devam etmektedir. Nazım Hikmet'le başlatılan bu şiir anlayışı, özellikle 1940'larla birlikte daha geniş bir şair kadrosu tarafından savunulur. 40 Kuşağı olarak adlandırılan bu şairlerin önemli kısmı Nazım Hikmet'in var ettiği şiir anlayışından esinlenmiş veya beslenmişlerdir. Bu sanat anlayışının öncüsü Nazım Hikmet olmakla beraber, onun çizgisinde bir şiir anlayışı oluşturan Ercüment Behzat Lav, İlhami Bekir Tez, Attilâ İlhan, Rıfat Ilgaz, Ahmed Arif, A. Kadir, Enver Gökçe, Ömer Faruk Toprak, Niyazi Akıncıoğlu, Cahit Irgat gibi sanatçılar bu kuşak içerisinde ön plana çıkan şairler olarak toplumcu şiire yön vermişlerdir.
Toplumcu anlayış; eleştirel gerçekçiliğin gözlem gücüyle yetinmez. Sorgular, müdahalede bulunur, insanı toplumsal ilişkileri içinde ele alır.''

Hiç yorum yok: